Reklamlar
Bir dönemin GSM şirketi Telsim’in sıra dışı reklamı

1994 yılında Türkiye’de GSM şirketi olarak faaliyet gösteren ve ülke çapında son derece orijinal ve bir o kadar sıra dışı işlere imza atan TELSİM’in, outdoor reklamcılıkta zirve yaptığı dönemlerden bir reklam sunmak istiyoruz. Reklamda İstanbul’da bir binanın dış cephesine reklam uygulanıyor. Reklam metninde “Bu duvar reklam için kiralıktı. Biz tuttuk.” ibareleri çiziliyor ve sağ alt tarafa Telsim logosu kabartmalı biçimde koyuluyor. Uzun yıllar en garip reklamlardan biri olarak göze çarpan bu reklamın hakkında en detaylı bilgiyi reklam ajansı Ali Taran Creative Workshop’ta bir dönem görev yapmış Gökhan Akbaba hikayeleştirerek anlatmış:
Telsim’in Sıra Dışı Outdoor Reklamı
Telsim’in o kadar büyük bir Outdoor bütçesi vardı ki, haliyle bütün bütün firmalar bizi arayıp yer satmaya çalışıyorlardı. Bu duvar da bize öyle geldi. Yanlış hatırlamıyorsam 80.000 TL gibi bir ücreti vardı. Ajans içinde tüm yaratıcı işler Ali Taran’dan geçerdi. Kartvizit tasarımından, TV reklamlarının müziklerine kadar aklınıza gelebilecek her şeye o karar verir ve uygulatırdı. Ajans içinde herhangi birisinin karışma ve katkıda bulunamazdı. Hele müşteri hiç karışamazdı. Hatta bu çok bilinmez. İş Bankası ile çalışırken, bir yöneticisi vefat ilanına karıştı diye bırakmıştık. Yani bir ajansın bankaya kapıyı göstermesi 6 okka yürek ister. O yürek Ali Taran’da fazlasıyla vardı. Meşhur duvara gelirsek 🙂 bir türlü burası için çok vakit ayıramamıştık. Müşteri’de hadi hadi diyor. Ali Taran’ın uygun zamanını yakalayıp işin başına oturtturduk. Burayı bir güzel boyat ve üstüne de ”Bu duvar kiralıktı biz tuttuk” yazdır dedi:) Logoyu da kabartma yaptır. Çünkü buraya zırt pırt zarar verirler dedi ve pelerinini savurarak gitti 🙂 İşi müşteriye gönderdik. 2 saat falan ses çıkmadı. Sonra beni tanıyanlar gizli gizli arayıp bu şaka mı gerçek mi diye sordular. Durumun ciddiyetin anlayınca hemen işe koyulduk. (Bu arada buna benzer bir işi National Geographic için de yapmıştık. Derginin baskıya gitmek için son günüydü. Ali Taran aylık reklam bedeli 100 bin dolar olan arka sayfaya ”Bu ay ilanı yetiştiremedik. Önümüzdeki ay görüşmek üzere yazmıştı 🙂 yanlışlık var diye ilan baskıdan 2 kere geri gelmişti 🙂 Velhasıl kelam, duvarı boyatıp yazıyı yazdırdım. Kabartma logo işlemi de tamamdı. 1 hafta sonra reklam patladı. O zaman sosyal medya olarak mail grupları var. Gruplar sürekli bu fotoğraf üstünden karşılıklı yazışıyorlar. Uzan’ların Motorola davasına göndermeler derken…Duvar ünlü oldu çıktı ve benim için problemler başladı 🙂 Geceleri yolu Kuruçeşme’den geçen hafifte kafası güzel ne kadar insan varsa Telsim logosuna zarar vermeye başladılar. Ya logoyu oradan çıkarıp araklıyorlardı. Ya da logoyu delik deşik ediyorlardı. Önceleri olur böyle şeyler deyip reklam firmasını arayıp değiştiyorduk. Fakat bir süre sonra işler sarpa sarmaya başladı. Ali Taran bir şey istiyorsa o iş anında olacak. Olmazsa da o diyardan çekip gideceksin. Bazen sekreteri bazen direktörümüz Kaan Önal bazen de direkt Ali Taran arayıp -Gökhan logo değişmemiş! diye arıyordu. Ali Taran’ın sizi arıyorsa hazır ola geçersiniz. Öyle bir psikoloji düşünün 🙂 Baktım başa çıkamıyorum. Ben de 20 tane Telsim logosu yaptırıp apartmanın kömürlüğüne koydurttum 🙂 Evim de Arnavutköy’de olduğu için :)) Değiştir komutu geldiği an 20 dk içinde logoyu değiştirip fotoğrafını gönderiyordum. Hatta Ali Taran’ın bir arkadaşı teknesiyle oradan geçerken – Ali, sizin logoyu yine parçalamışlar diye aramış. Adam dönerken logo değişmişti. Ali Taran ertesi gün dayanamadı sordu 🙂 Anında bu logoyu nasıl değiştiriyorsun ? Kardeşim Göksel’le ve 76 model Ford arabasıyla bu işi yaptığımı anlattım. 2 saat sonra beni Opel’den aradılar. Ali Taran bana araba almıştı. Hatta bir dönem gazeteler Ali Taran elamanlarına araba alıyor diye haber yapmıştı. İş ahlakına ve insanlığa dair Ali Taran’dan çok şey öğrendim. Duvar yazısını o dönemler bana sürekli destek olan Altay abi aracılığıyla, Tekirdağ Muratlı da ikamet eden ressam Vahit hocaya yaptırmışız. Bunu da not olarak düşelim. (Kaynak)

Alıntı: Gökhan Akbaba – Yazı: İsmet Cem ERTEM
Kaynak: reklamgen.com